Turizm sektöründe özellikle bizim gibi illerin en büyük avantajı miraslarımız olmuştur. Malatya gibi sürekli yerleşimin olduğu adeta Anadolu coğrafyasının küçük kopyası olan ilimizde tarih boyunca birçok medeniyet hüküm sürmüştür ve bu uygarlıklar ilimizde eşsiz güzellikte eserler bırakmıştır. Bu eserlerden kimi ilimizin turizm yükünü çekerken kimside mevcut yollara uzaklığı ve sapa kalan yerlerde bulunması sebebi ile ziyarete açılmamıştır. malesef deprem sonrası ilimizde bu eserlerin yapım çalışmaları hakkında pek bilgi verilmemiştir. Önceliğimiz tabiî ki İnsanların sağlıklı ve güvenli yelerde barınması olacaktır tabiî ki lakin kent kimliğini ortaya koyan bu eserler kendi hallerine terk edilmiş bir biçimde yeniden canlanacağı ve ayağa kalkacağı zamanı beklemektedirler. Malatya turizmi adına yapılan çalışmalarda baş aktör rolünü oynayan bu eselerin ne zaman ayağa kaldırılacağı hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.İlimizin şuan Turizm faaliyetlerini iki lokomotif çekmektedir Somuncu Baba Külliyesi ve Arslantepe Höyüğü sadece kâğıt üzerinde turizm bilenlerin yanlış yönlendirmesi ve bireysel reklam faaliyetlerin alanlardan öne çıkması bu alanlara zarar vermektedir.
Küçük çaplı reklamlarla ancak reklamı yapılan konuya ilgi duyan küçük guruplara hitap edilebilir. Büyük kitleler beklemek ve sürdürülebilir olmak adına atılması gereken adımlar atılmadığı sürece(ilerleyen yazılarımızda bu adımların neler olduğuna tek tek değinilecektir ) İlimiz sadece turların geçerken uğradığı bir duraktan öteye geçmez kısaca alt yapıların hazırlanması ile kendiliğinden olan ve gelişen bir sektörü hiçe sayarak yol almak istemek doğru neticeler vermez.
Miras ve turizm üzerine kendimizi kandırmadan artılarımızı eksilerimizi belirleyerek şapkamızı önümüze koyarak düşünmemiz gerekir.
İçinde bulunduğumuz durum ve yüzyılın felaketini yaşamış bir şehir olarak kent kimliğimizi kaybetmek üzere olduğumuzu ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmemiz lazım ve yapılacak çalışmalarda bunları göz ardı etmememizin gerekli olduğuna inanmaktayım. Ayrıca yeniden yapılanmayı fırsata çevirmekte bizim elimizde Üstat Fahri Kayahan’ın TRT Türk Halk müziği repertuarında 3888 numaralı, Malatya adına kayıtlı türküsünde dediği gibi. Yeşil Malatya kavramını yeniden kazanmak bu fırsatların başında gelmektedir.
Bir oda yaptırdım hurma dalından
İçini döşedim Acem şalından
O da benim değil ahbap malından
Haydi güzelim gel beri
Yeşil Malatya'nın dilberi
Seni görürler çalarlar
Olurum vallahi deli
Bir oda yaptırdım pınar başında
Bir yarim var on üç on dört yaşında
Ne durursun çapkın çapkın karşımda
Haydi güzelim gel beri
Yeşil Malatya'nın dilberi
Seni görürler çalarlar
Olurum vallahi deli
Bir oda yaptırdım yüceden yüce
İçinde oturdum üç gün üç gece
Kurbanlar keseyim geldiğin gece
Haydi güzelim gel beri
Yeşil Malatya'nın dilberi
Seni görürler çalarlar
Olurum vallahi deli
Bir oda yaptırdım mavi boyası
Yarimin göğsünde Bağdat hurması
İki gönül bir sarhoşlar yuvası
Haydi güzelim gel beri
Yeşil Malatya'nın dilberi
Seni görürler çalarlar
Olurum vallahi deli