Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İslam Tarihi Dersleri’nin 4’üncüsü gerçekleştirildi. Dersi, Doç. Dr. Mahmut Kelpetin verdi.

Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi Salonu’nda gerçekleştirilen programa Büyükşehir Genel Sekreter Yardımcısı Metin Torun ve dersin müdavimleri katıldı. “İslam Tarihi Hulefa-i Raşidin I/Hz. Ebubekir Hayatı ve Dönemi” üst başlığıyla düzenlenen derslerin dördüncüsünde “Hz. Ebubekir ve Ridde Savaşları” anlatıldı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Kelpetin, Hz. Ebubekir’in Halifelik görevine başlamasının ardından sürekli irtidad(dinden dönme) haberlerinin gelmeye başladığını kaydederek şu bilgiyi verdi:

“Olaylar, irtidadla sınırlı kalmıyor, yavaş yavaş Medine’ye yönelik tehditler de başlıyor. Yani ‘Medine’ye saldıracağız’ haberini yolluyorlardı. Dolayısıyla Hz. Ebubekir Efendimiz Halife olduğunda halletmesi gereken iki problem vardı. Birincisi, Üsame Bin Zeyd Ordusunun sefere gönderilmesi; ikincisi de irtidad meselesi. İrtidad meselesi ile ilgili zikredilen bir başka husus da zekat vermeyenlerin durumudur.

İrtidad edenlerle ilgili Medinelilerin ittifak ettiği husus savaşılacağı idi. Peki sorun nedir; zekât vermeyenler.”

İrtidad olayları ferdi değil bölgesel hareketler olduğu için savaşılıyor

Ridde Olaylarının Hz. Peygamber zamanında da yaşandığını anlatan Doç. Dr. Kelpetin, “3 kişinin irtidad ettiğini görüyoruz. Arap Yarımadasına baktığımız zaman bu kimselerin farklı bölgelerden ve ferdi olmaktan ziyade bölgesel hareketler içinde olduklarını görüyoruz. Ve bunlarla savaşılmış. Dolayısıyla Hz. Ebubekir’in bu konuda eli rahat. Sahabeyle istişare ettiği zaman mürtedlere ne yapılması gerektiği konusunda problem yok. Ama zekât konusunda tabiri uygunsa Hz. Ebubekir yalnız kalıyor. En önemli muhalif de Hz. Ömer. Hz. Ömer diyecek ki; Ey Ebubekir, Lailahe illallah diyen bir kimseyle nasıl savaşırsın? Peygamber, Kelime-i Tevhid getiren kimseyle savaşılmamasını emretti. Hz. Ebubekir de diyecek ki; siz zekâtı sadece İslam’ın 5 şartından biri olarak kabul ediyorsunuz. Ancak tek başına dini bir şart değildir. Zekât, aynı zamanda bir teslimiyet ve itaattir. Yani bu insanlar ‘zekât vermeyeceğiz’ dediklerinde aynı zamanda Medine’deki yeni yönetimi de kabul etmemiş oluyorlar. Nitekim zekât vermeyenlere baktığımız zaman her kabilenin içlerinden birini lider olarak benimsediklerini görüyoruz. Yani Hz. Ebubekir’in tezini de teyit etmiş oluyorlar. Hz. Ebubekir, kararlı duruyor ve ‘Namazla zekât birbirinden farklı şeyler değildir’ diyor. Nitekim olaylar bittiği zaman Hz. Ömer der ki; iyi ki Hz. Ebubekir bu konuda bize uymamış ve bu görüşünde ısrar etmiş” bilgisini aktardı.