İnönü Üniversitesi ve Roma La Sapienza Üniversitesi işbirliği ile 1. Uluslararası Arslantepe Arkeoloji Sempozyumu’nun açılış programı gerçekleştirildi.
4-6 Ekim tarihleri arasında Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilecek olan programa Malatya Valisi Ali Kaban, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Battalgazi Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Karataş, İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Abdülkadir Baharçiçek, Prof. Dr. Nusret Akpolat, Rektör Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Cemal Koyunoğlu, La Sapienza Üniversitesi, Arslantepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangıpane, İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neslihan Durak, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Önal, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.
“İĞNEYLE KUYU KAZMAYA BENZER”
Genellikle zor bir alan olarak arkeolojinin çok zahmetli bir çalışma alanı olduğunu belirten Malatya Valisi Ali Kaban “Arkeoloji adeta iğneyle kuyu kazmaya benzer. Sabırla yıllarınızı verirsiniz ama bir küçücük höyüğü bile bitiremezsiniz. Bunlar ekipten ekibe devrolur.” dedi.
Arkeolojinin gelişiminden itibaren bu kaderin hiç değişmediğini dile getiren Kaban sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bunun belki istisnası arkeolojinin ilk dönemlerinde özellikle Orta Doğu’da ilk çalışmaları yapanlardır. Gerek Babil üzerine gerek eski mısır üzerine çalışanlar ilk zamanlar biraz daha özensiz davranmışlardı ama sonradan buluntuların ne kadar önemli ayrıntılar barındırabildiği görülünce artık hakikaten iğneyle kuyu kazılmaya başlandı. Her bir buluntu tek tek elenerek içinden bulunan küçük bir parçadan gerek insanın gerekse insanlığın gelişimine dönüşümüne ve değişimine dair izler bulunmaya çalışıldı.”
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ise Malatya’nın tarihsel sürecine değinerek şunları kaydetti
“Medeniyetlerin doğduğu Avrasya’yı bir uçtan öteki uca kat edip Avrupa’nın batısı ile Asya’yı birleştiren ve medeniyetlerin yayılma yolunu ifade eden eksen Anadolu’dan geçmektedir. Özellikle Anadolu tarihinin ilk çağlarından beri medeniyetler beşiği haline gelmiştir. Bu nedenle Anadolu’nun her taşı tarih kokan bir yeryüzü cennetidir.”
Ayrıca tarihten günümüze kadar yurdumuzun önemli kavşağı olan Malatya’nın birçok medeniyeti buluşturduğuna değinerek şöyle devam etti:
“Malatya eski çağlardan beri Anadolu ve Ortadoğu’nun geçit veren kavşak noktasındadır. Coğrafi konum itibariyle yol üzerinde olan Malatya ön tarihinin Paleolitik çağa kadar indiği Ansır(buzluk) ve İnderesi mevkiinde bulunan mağaralardan anlaşılmıştır. 1979 yılında başlayan Karakaya Baraj Gölü kurtarma kazıları kapsamındaki İzollu mevkii Cafer Höyükte yapılan kazılarda o yöre insanının Paleolitik mağaralardan çıkıp ilk defa ovada tarım ve hayvancılıkla uğraştıkları ve yerleşik köy hayatına anlaşılmıştır.”
Son olarak 1979- 1986 yılları arasında yapılan kazıları da dünyanın ilk heykel örneği sayılan beyaz kireçtaşından bahseden Polat, “Pirot Caferhöyük çalışmaları sonucu dünyanın ilk heykel örneği sayılan beyaz kireçtaşından yapılmış küçük figürler M.Ö. 7000 yılına tarihlenmektedir. Kazı sonrası Günışığına çıkarılan bu eserler halen Malatya müzesinde sergilenmektedir. Aslantepe kazılarıyla 1992 yılında gün ışığına çıkarılmış ve M.Ö. 3200 yıllarına tarihlenen tapınak bölgenin en önemli dini ve kültür merkezi konumuyla Mezopotamya Kültürü ile çağdaş ve hatta Anadolu’nun ilk tapınak örneklerinden olarak tarih ve arkeoloji ışık tutmaktadır.” ifadelerini kullandı.
İnönü üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, 1. Uluslararası Arslantepe Arkeoloji Sempozyumunda, Arkeoloji disiplinin geçmişten bugüne insan elinden çıkmış olduğunu bütün maddi kültür kalıntılarını inceleyen bir bilim dalı olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
“Arkeolojinin araştırma alanı içerisinde yer alan, insanlık tarihin gelişiminde kilometre taşını oluşturan toplumların alışkanlıkları, çelişkileri, karmaşası, sosyal ve ekonomik dinamikleri, şimdi içinde yaşadığımız toplumlara dair sırları da barındırmaktadır. Toprak, su ve iklim açısından verimli alanlar, özellikle Fırat ve Dicle’nin beslediği coğrafya, yerleşik hayata geçen tarım topluluklarının en önemli yaşam kanyağı olmuştur. Çanak, çömlek üretiminden maden üretim aşamasında geçen toplumların, kaynakların paylaşımı ve kullanımı sürecinde yaşadıkları gelişmeler kendi içerisinde birçok çelişki ve çatışmayı ihtiva etmektedir.”
Rektör Kızılay, Türkiye’nin çok önemli arkeolojik buluntulara ev sahipliği yaptığını belirterek “Arkeolojik değer anlamında Türkiye’de onun da özelinde Malatya’da yapılan arkeolojik araştırmalar ve kazı çalışmaları insanlık tarihinin ve uygarlığını gelişimine ilişkin çok önemli sorulara cevap vermektedir.” dedi.
“EN ÖNEMLİ ARKEOLOJİ LABORATUVARI”
Rektör Kızılay daha sonra Arslantepe Höyüğü’nün gerek bulunduğu konumdan gerekse höyüğün ebatları ve arkeolojik buluntularından dolayı Malatya Ovası içerisinde yer alan en önemli arkeolojik yerleşim özelliğini taşıdığını söyleyerek, Arslantepe’nin tarihi geçmişine değindi ve şunları söyledi:
“Arslantepe’de ilk sistemli kazı çalışmaları 1932 yılında Fransız Arkeolog Louis Delaporte tarafından başlatılmıştır. Delaporte’un ölümü ile birlikte 1946 yılında kazı çalışmalarını Fransız Arkeolog Claude Schaeffer devralmıştır. 1961 yılında İtalyan Arkeoloji Misyonu tarafından tekrar başlatılan Arslantepe kazıları, 1976’dan itibaren Roma La Sapienza Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marcella Frangipane başkanlığında sürdürülmüştür. Prof. Dr. Frangipane başkanlığında, bu yıl 42’ncisi gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmalarına birçok yerli ve yabancı arkeolog eşlik etmektedir. Arslantepe kazılarını birçok yerli ve yabancı arkeoloğun yetiştiği, bölgenin en önemli arkeoloji laboratuvarı olarak kabul edebiliriz.”
Son olarak arkeoloji disiplinine değinen Kızılay, “İnsanlığın ortak değerini oluşturan ve insan eliyle üretilip geride bırakılanlara bir çeşit soru sorma sanatı özelliğini taşıyor. Günümüzde modern dünyanın engelleri nedeniyle Irak ve Suriye gibi ülkelerde politik şiddetin kurbanı haline gelen arkeolojik kalıntılar üzerindeki tahribat ne yazık ki insanlığın belleğine ya da ortak değerine sistemli bir saldırıdan başka bir şey değildir. Arkeolojik buluntuların korunması ve bilimsel çalışmalarını teşviki tüm bu kötü politikalara en iyi cevap olabileceği kanaatindeyim.” ifadelerini kullandı.
Bu sempozyumun kendileri için büyük önem ve anlam taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Marcella Frangıpane “Arslantepe’de hem sahada hem akademik düzeyde yıllar süren önemli araştırmalar yapıldı. Bu sempozyum araştırmalarda elde ettiğimiz sonuçları meslektaşlarımız ve öğrencilerle paylaşma fırsatını verdi.” şeklinde konuştu.
Coğrafi olarak Orta Fırat havzasında yer alan Malatya’nın, sahip olduğu iklim, su kaynakları ve jeopolitik özelliği bakımından son derece önemli olduğunu dile getiren Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neslihan Durak “Kuzey-Güney, Doğu-Batı istikametinde en önemli geçit noktası görevi yapan Malatya’da yerleşik hayatın izleri tabii olarak tarihin en eski devirlerine kadar uzanmaktadır. Bu manada Arslantepe, gerek bulunduğu konum, gerekse elde edilen arkeolojik materyaller bakımından Malatya ovasının en önemli arkeolojik yeri özelliğini taşımaktadır.” dedi.
“115 TESCİLLİ TARİHİ ESER, 14 ARKEOLOJİK SİT”
Battalgazi Belediyesi Başkan Yardımcısı Yaşar Karabulut ise “Battalgazi ilçemizde bilinen, 115 tescilli tarihi eser ve 14 arkeolojik sit alanı bulunmaktadır. Tüm bu veriler ve arkeolojik buluntulara dayanarak yaptığımız restorasyonlar ile harabe görüntüsünden kurtarılan tarihimizin güzide eserlerinden olan; Roma eseri Surlar, Selçuklu eseri Ulu Cami ve Osmanlı eseri olan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı gösteriyor ki, 1838 yılına kadar anlatılan Malatya’nın tarihini Battalgazi oluşturuyor.” şeklinde konuştu.
Karabulut, Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın Arslantepe ile ilgili şu sözlerini aktardı:
“Bazı değerler vardır lokal anlamda o evi ilgilendirir, bazı değerler vardır o toplumu ilgilendirir, bazı değerler vardır o yöreyi ilgilendirir, bazı değerler vardır o ülkeyi ilgilendirir ve bazı değerler vardır ki tüm insanlığı ilgilendirir. Arslantepe ise tüm dünyayı ilgilendiren kültürel bir mirasımızdır.”
Programın sonunda İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü adına Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Prof. Dr. Marcella Fırangıpane’ye hediye takdim etti.
Haber: Edanur BAYTAK- Aslıhan SEZEK
Güncelleme Tarihi: 06 Ekim 2018, 14:41