Mercedes adını söyleyince herkesin aklına ilk önce dünyaca tanınan Almanya’nın ünlü araba markası gelir. Ancak bu Malatyalılar için öyle değildir. Malatya’da yaşayanlar için bu adın iki anlamı vardır.
Birinci araba markası olarak akla geldiği gibi ikinci olarak da Kadir akla gelir.
Kadir dediğim kişi 7’den 70’e her insanın tanıdığı Mercedes Kadir’den başkası değildir.
Malatyalılar için Mercedes Kadir’in adı yer yer araba markası olan Mercedes’in önüne dahi geçmektedir. Bunu bir abartı olarak söylediğimi sanmayın.
İnternette arama motorlarına Mercedes Kadir diye yazıp arayın. Çıkan sonuçları okuduğunuzda abartmadığımı sizlerde göreceksiniz…
Bu Mercedes markasından daha çok tanınan Mercedes Kadir kim diye merak edenlere anlatım.
Kimliğinde gerçek adı Fatih Kaydı olan ancak herkesin namı değer “Mercedes Kadir” adıyla tanıdığı kişidir.
Mercedes Kadir, Malatya’nın Yeşilyurt ilçesine bağlı Tecde Mahallesinde fakir bir ailenin çocuğu olarak 1984 yılında dünyaya gelir. Beşi erkek üçü kız toplam sekiz kardeşin altı tanesi Kadir’de dâhil olmak üzere engellidirler. Kadir küçük yaşta iken babalarını kaybederler. Aile olarak geçimlerini başta mahalle muhtarı olmak üzere komşuları ve duyarlı insanların verdiği desteklerle sürdürüyorlardı.
Mercedes Kadir’in ismi, sabahtan akşam geç saatlere kadar 3 metre uzunluğunda 10-15 santim çapındaki kalınlıkta olan sopanın önünde Mercedes arması takılı olmasından gelmektedir.
Yağmur yağmış, kar yağmış, bunaltıcı sıcak olmuş, dondurucu soğuk olmuş onun için hiç sorun olmaz. Arabasıyla Tecde’de bulunan evinden çıkarak şehir merkezine kadar geze geze gelir. Hangi saatte hangi sokakta nerede ortaya çıkacağı belli olmaz. Onun tüm dünyası üzerine binerek tüm şehri gezdiği bu sopa onun gözünde Mercedes’ten farklı değildir.
Mercedes olarak gördüğü sopasının üzerinde görseniz mutluluktan kanat takmış uçacak sanırdınız. Altında son model Mercedes arabası olan insanların bu kadar mutlu olduğunu göreceğinizi hiç sanmıyorum.
Çünkü gerçek mutluluk ne parayla ne pulla alınıp satılacak bir şey değildir. Gerçek mutluluk bir hayalin peşinde bir ömür boyu inanarak gitmek ve onu kabullendirmektir. Gerçek Mercedes arabasına binenlerin mutluluğu ile Kadir’in mutluluğu arasındaki fark işte budur.
Sopasında Mercedes arması dışında dikiz aynası, aynanın altında araba süsleri, oto teybi, küçük bir akü ve bazen de ışıkdak takılıdır.
Bu halde dolanmasını halk yadırgamaz, onu bu haliyle kabullenmiş ve bağrına basmıştır.
Mercedes Kadir’i ne vakit görseniz ağzında düşürmediği sigarası olurdu. Bir sigaradan bir iki fırt içtikten sonra atmadan yenisini yakardı.
Ceketinin cebinde ise bira şişeleri bulunurdu. Yolda bindiği aracını sürerken bir taraftan sigarasını diğer taraftan ise birasını içerek giderdi. İnsanların sigara, alkol alıştırarak zarar verdiği Kadir’in ise hiçbir insana en ufak bir zararı olmamıştır.
Bir insana iyilik yaptığımızı sanırken, bilerek ya da bilmeyerek onu sigara, alkol gibi zararlı kötü alışkanlıklara alıştırarak kötülük yaptığımızın farkında olmuyoruz. İşte Kadir’e yapılan buydu. Ona iyilik yapıldığını sanıyorken aslında kötülük yapılıyordu.
Bilinçsizce ve düşüncesizce alıştırılan sigara ve alkol nedeniyle KOAH hastalığına yakalandığından ciğerleri iflas etmişti. En son Ocak 2020’de hastaneye kaldırılmış ve yine bir süre yoğun bakımda tedavi görmüştü.
Hayatı yerel ve ulusal birçok televizyon ve gazetelerde gündeme getirilmiş, Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Kent Müzesinde balmumundan heykeli yapılarak konulmuş ve sosyal medyada adına fan sayfaları dahi açılmıştı.
Sanayide onu tanımayan onun arabası için ilgilenmeyen bir tane dahi tamirci ustasını bulamazdınız. Kimi tamirci onun arabasına dikiz aynası takar, kimi teyp takar, kimisi de armasını takar. Mercedes Kadir, sanayide hangi tamirciye uğrayıp arabamda arıza var dese, hepside onu ciddiye alarak dinler ve arızayı tamir etmeye çalışırlar.
Malatya’da yayın yapan Malatya Tv’de Malatya Gazeteciler Derneği Başkanı Orhan Çetin’in hazırlayıp sunduğu ve Trafikten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı, Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürü, Bölge Trafik Şube Müdürü ile Belediye Kent Trafik Müdürünün katıldığı “İşin Doğrusu” adlı programda ilin trafik sorunu ele alınır.
Program içerisinde vatandaşlardan gelen sorulara da yer verilmektedir. Orhan Çetin, Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürüne ilginç bir soru olduğunu belirterek soruyu okur. “Trafik müdürü ehliyetsiz ve ruhsatsız araç kullanan birine bilerek göz yumuyor?” şeklindeki soru karşısında çok şaşıran trafik müdürü, “Göz yummuşuz! Mümkün değil!?” der.
Müdürün şaşkınlığını yine Orhan Çetin, göz yumulan kişinin Mercedes Kadir’in adı olduğunu açıklayınca giderir. Müdür, “Yarın bize gelsin ona özel ehliyet ve ruhsat verelim.” der. Daha sonra Kadir’e fahri olarak ehliyet ve ruhsat hazırlanarak verilir. Plakası 44 MK 444 şeklinde hazırlanarak ruhsata yazılmıştır. Ehliyette ise ad-soyadı bölümüne Mercedes Kadir, sınıf bölümüne A’dan Z’ye, kullandığı cihazlar bölümüne de 3 metre sopa, ayna, CD eklenerek verilmiştir.
Kadir, sürdüğü arabasıyla trafik ışıklarında durur, diğer araç sürücüleri onu gördüğünde yol verir, bir yerde duracağı zaman arabasını park ederdi. Yanlış yere park ettiğinde ya da çok hızlı gittiğinde ise trafik polisleri Kadir’i durdurup ceza yazar ve günü geldiğinde ise arabasını muayeneye gönderirlerdi.
Mercedes Kadir hakkında okurken güldüğümüz ancak gülerken dahi düşündüren yaşanmış birçok gerçek ilginç olay olmuştur. Dilden dile dolaşan bu yüzümüzde tebessüm ettiren olaylardan bir kaçı şöyledir:
Mercedes Kadir bir gün kullandığı sırık arabası arızalandı diye sanayiye gider. Tamirci ustası arızasını söyler ve üç gün sonra gelip alabileceğini söyler. Üç gün sonra Mercedes Kadir tamirciye uğrar. Usta daha işinin bitmediğini yarın gelmesini söyler. Mercedes Kadir bu şekilde iki hafta boyunca gider gelir. Bir gün yine gider sanayiye ama usta işinin daha bitmediğini söyler. Mercedes Kadir sinirlenerek, “Yeter artık yap şu arabayı iki haftadır eve yürüyerek gidip geliyorum.” der.
Kadir gibi durumda olanlara birçok insan deli derler. Oysa hep merak etmişimdir, asıl deli mi akıllı yoksa akıllı mı deli? Bunun cevabı belki de dernekte yılarca omuz omuza mücadele ettiğimiz arkadaşım İbrahim’in şahit olduğu olayda bulunmaktadır. İbrahim’in sanayide bulunduğu bir gün Kadir’de oraya gider. Orada bulunan Baki Usta “Kadir gel senin arabanla İbrahim’in arabasını değişelim?” der. Kadir’in cevabı çok manidardır. “Niye ben sakat mıyım ki?” der. Akülü sandalyeyi yürüme engelli olan insanların kullanmasını bilecek kadar da akıllıdır.
Onun için kimi deli dedi, kimi veli! Ama o ne deliydi ne de veli. Her toplumda bulunan ve deli mi yoksa veli mi olduğuna karar verilemeyen insanlardan biriydi. Hepimiz gibi bir insandı. Aramızda tek fark vardı, onun içi de dışı da birdi.
Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözünün yaşayan bir örneğiydi o! Peki, bizler öyle miydik? Ne içimiz bir bizim, ne de dışımız! İçimizde binbir fesatlık kol gezerken, tilkiler dönüp dolaşırken yüzümüze taktığımız sahte maskelerle gülücükler savurmaktayız.
Ülkemizin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kadar her mahallesinde, sokağında, ilçesinde, köyünde ve en ücra köşesinde Kadir gibi sevilen, sahiplenilerek korunan saf, temiz ve hiç kötülük nedir bilmeyen zararsız kendi halinde insanlar geçmişte yaşadıkları gibi günümüzde de yaşamaya devam etmişlerdir.
Bunların her birinin kendine has olan tutumları, davranışları, yaptıkları ve konuşmalarıyla insanların gönlünde müstesna bir yer edinirler.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin ölçülmesinin yoluyla ilgili birçok bilimsel açıklamalar mutlaka vardır. Ancak bana göre bir ülkenin gelişmişlik düzeyi mimari dokusunu koruyorlar mı, sokaklarını temiz tutuyorlar mı, kaldırımlarının yüksekliğini evrensel standartlarda yapıyorlar mı, yaşlısına, engellisine, çocuklarına, kimsesiz insanlarına ve garip mazlumlarına zarar vermeden koruyup kollayarak, sevgi ve saygıda kusur etmeyerek sahiplenmeleriyle ve sokak hayvanlarına gereken ilgiyi gösteriyorlar mı diye açıklarım. Belki bu dediklerimden birçoğu yapılıyor ya da yapılmıyor olabilir, ancak Mercedes Kadir açısından bakınca onun sevildiğini, sayıldığını ve sahiplenildiğini söyleyebilirim.
Ancak bununla beraber şu gerçeğin altını da çizerek belirtmek istiyorum. Onu ne kadar çok sevmiş, saymış ve sahiplenmişsek de, bir o kadar da erken yaşta vefat ederek aramızdan ayrılmasına da katkı vermiş olduk. Bunu yapanları, buna katkı verenleri uzaklarda aramayalım. Onu sigaraya, alkole alıştıran, her zaman sigara alıp veren, alkol içiren kimlerse işte onlardır.
Zararlı ve kötü alışkanlıklar edinmesine sebep olan ben, sen, o ve diğerleridir. Bu tür şeylere alışmasına neden olurken ona iyilik yapmadık, tam aksine kötülüğün en alasını yaptık.
İşte bu Mercedes Kadir’imiz, 18 Nisan günü KOAH hastalığından dolayı vefat ederek hakkın rahmetine kavuştu. Vefat haberinin duyulmasıyla devletin en üst yetkililerinden Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Kasapoğlu başta olmak üzere değişik partilerden birçok milletvekili, merkezi ve yerel bürokratlar, siyasetçiler, idareciler, sivil toplum yöneticileri, gazeteciler vb gibi kişiler taziye mesajları paylaştılar.
Sözün özü olarak, ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.” dediği gibi Kadir’de bu dünyadan bir hayalle bindiği Mercedes sopasıyla aramızdan sessizce çekip gitti. Onun aramızdan ayrılışıyla Malatya caddeleri, sokakları ve kaldırımları sessiz ve renksiz kaldı artık. Gökkuşağı’nın renkleri gibi bir şehri renklendiren insanları, değerleri vardır! Mercedes Kadir’de Malatya’nın renklerinden bir tanesiydi. Malatya şimdi gökkuşağı renklerinden birini daha yitirdi! Daha önce vefat eden abisi Neco gibi, Davulcu Kazım gibi! Mekânı, mekânları cennet olsun…
“Bir garip ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar, Şöyle garip bencileyin.” diyen ünlü halk şairimiz Yunus Emre, bu sözleri sanki Kadir için, Kadir gibi olanlar için söylenmiş gibidir.
'Gökkuşağı renklerinden birini daha yitirdik'
- 13 Mayıs 2020, 13:57
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi