Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD)’nin geleneksel aylık toplantılarının sonuncusunda onur konuğu Battalgazi Belediye Başkanı ve AKP Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Selahattin Gürkan oldu.
Retaj Royale İstanbul Otel’de geniş bir katılımla gerçekleştirilen toplantıda ilk selamlama konuşmasını Genç MİAD Başkanı Murat Gönültaş yaptı. Katılımcılara teşekkür eden Gönültaş, “Biz Genç MİAD olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Genç MİAD’ın çalışmaları genç ve dinamik bir şekilde uzun soluklu olarak devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Murat Gönültaş’tan sonra söz alan MİAD Kadın Kolları Başkanı Selin Yurdakul da, katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında “Başkanımıza şimdiden hayırlı olsun diyorum. Kendisini başkanımız olarak görüyoruz. Bizler MİAD Kadın Kolları olarak sosyal sorumluluk projelerine öncelik veriyoruz. Bu bağlamda önceliğimiz Sevgi Evleri’dir. Bunun için çeşitli programlar düzenliyor ve diğer sosyal sorumluluk projelerimizi için de çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.” dedi.
“SILAYI UNUTMADINIZ”
Toplantının konuklarından Yazıhan Belediye Başkanı Nevzat Öztürk, “İnsanlar doğduğu yerde mi yaşar, doyduğu yerde mi yaşar?” sözünü hatırlatmak isterim. Burada birbirinden kıymetli iş adamlarımızı gördüğümüzde doğdukları yeri hiç unutmadıklarını da görüyorum. Bu işin öncülüğünü de MİAD yapıyor. Bu vesileyle gerçek anlamda Malatya’ya her zaman gönülden ve muhabbetle bağlı, ayrıca ekonomik destek veren Malatyalıların gönlünü dolduran MİAD başkanına ve yönetimine teşekkür ediyorum. Sıladan gurbete geldiniz ve iş adamı oldunuz. Ama sılayı unutmadınız. Akşamki Malatya Buluşmasının da Malatya’mız için hayırlı olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.
“TÜKETEN DEĞİL, ÜRETEN BİR PÜTÜRGE İÇİN TALİBİM”
Nevzat Öztürk’ten sonra kürsüye gelen AKP Pütürge Belediye Başkan Adayı Mikail Sülük de, “2014 yılında Ak Parti aday adayı olarak Pütürge’ye gittim. O gün nasip olmadı. Daha sonra 3.5 yıl ilçe başkanlığı yaptım. Bugün de nasip oldu Ak Parti Belediye Başkan adayı olarak karşınızdayım. Ülkeme hizmet etmek için, tüketen bir Pütürge’den üreten bir Pütürge’ye geçmek için, belediye başkanlığı koltuğuna değil, değerli hemşerilerimin hizmetine talip oldum. Rabbim’in önce beni bana sonra da sizlere mahcup etmeyeceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.
“SİZ BİZİM GÖRÜNEN YÜZÜMÜZSÜNÜZ”
AKP Battalgazi Belediye Başkan Adayı Osman Güder ise yaptığı konuşmada, “Sizler bizlerin Türkiye’de görünen yüzlerimizsiniz. Türkiye’de üretim adına, katma değer adına büyük kazanımlar sağlıyorsunuz. İnşallah bizler yerelde çalışacağız. Sizlerden de Malatya’mıza biraz daha fazla destek istiyoruz. Malatya’nın her alanda üst sıralara gelmesi için desteklerinizi bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“GERÇEK BİR MALATYALI OLARAK YETİŞTİM”
İstanbul Başakşehir İlçesi Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu ise, “Nasıl ki Başakşehir İstanbul’un parlayan yıldızı ise Malatya’mız da Doğu’nun parlayan yıldızıdır.” ifadeleriyle konuşmasına başladı.
Malatyalılara emanet edilen şehirlerin istenilen sonuçları aldığını belirten Yasin Kartoğlu, “Malatyalılara emanet edilen şehirler istedikleri sonuçları alabiliyorlar. Malatyalılar her platformda kendilerini fazlasıyla gösterebiliyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi belediyecilikten gelme değil de esnaflıktan gelme olduğumu ve bununla gurur duyduğumu sizlere hatırlatmıştım. 20 sene esnaflık yaptım. Gerçek bir Malatyalı olarak yetiştim. Belediyecilikte de çok büyük katkılar sağladım. Çünkü esnaf olan insanlar gerçekten tevazu sahibi, halkın düşündüğü gibi düşünmeyi başarabilen insanlardır. Belki başarılı olmamızın en büyük sebebi de budur. Ülkemiz biraz sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Salonda bulunan arkadaşlarımız aşağı yukarı hepimiz iş adamıyız. Belki ufak tefek sıkıntılarımız olabilir, belki günlük problemler yaşayabiliriz ama hatırlatmak isterim; şuan ki ekonomik problemler dünyanın tüm ülkelerinde var. O yüzden de bunu sadece ülkemiz için şahsileştirmeyelim. Sadece ülkemiz ile ilgili olduğunu düşünmeyelim. İş adamları için en önemli olan istikrardır. İnşallah mevcut olan sistemin devamı adına, istikrarımızı korumak adına Malatya’mıza sonsuz destek vereceğinizi düşünüyoruz.” dedi.
“AMACIMIZ, ŞEHRİMİZİ DAHA İLERİ GÖTÜRMEKTİR”
MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş ise Selahattin Gürkan için Battalgazi Belediye tabirini kullandığını ancak herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması durumunda Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak gördüğünü belirterek başladığı konuşmasında, ”Bizim amacımız ülkemizi ileriye götürmektir. Amacımız şehrimizi daha ileriye götürmek. Her toplantıda birlik ve beraberliğin olması gerektiğini söylüyorum. Birlik ve beraberlik olursa bunun muhakkak yansıması da Türkiye’ye olacaktır.” dedi.
Yunus Akdaş konuşmasının devamında, “Sizler model insanlarsınız. Dün de öyle oldunuz ve yarın da öyle olacaksınız. Selahattin Başkanımın çalışkanlığını biliyorum. Bunu görmek için ve burada sizlerle paylaşmak için gidip tek tek çalışmaları yerinde inceledi. Arkadaşımdır. Ama yağcılık da yapmak istemem. Çünkü ben STK başkanıyım. Arkadaşım olsa dahi torpil yok. Ben gördüğümü söylüyorum. Fevkalade eserler ortaya koymuştur. Aynı zamanda Mali Müşavir kökenli olmam hasebiyle sorular sordum. Baktım ki orada da borç yok. Malatya ile İstanbul’daki Malatyalıları çok buluşturduğum söylenemez. İstanbul’da buluştuk. Ama Malatya’da çok fazla buluşamıyoruz. Sosyal projeler yaptık. Ama Malatya’yı marka şehir yapacak mısın? dedim. Başkanım “Malatya’yı kimlikli şehir yapacağım” dedi. Malatya’nın marka ya da kimlikli şehir olabilmesi için hiçbir engel yok. Malatyalı yetişmiş insanlarımız var, gençlerimiz var. İstanbul’da yetişmiş belediye başkanlarımız var. Muhakkak Malatya’yı marka şehir kimlikli şehir yapmamız lazım. Selahattin Başkanımızın işi zor. Malatya büyüklük anlamında Türkiye’nin 27. büyüğüdür. Ama sanayi ve sosyal durumda baktığın zaman 46-52 arasında geziyor. Türkiye’deki müfredat yanlış, ezbere dayalı müfredat var. Malatya çok hızlı nüfus alan bir yer. Selahattin Başkanım Doğu’dan gelen nitelikli, ekonomik olan da zayıf olan o kesimi aidiyet duygusuna sahiplendirmediği müddetçe o şehrin marka olması mümkün değil. Oradaki insanlar yaşarken keyif alacak. Muhabbet ederken keyif almalı. Ben Selahattin Başkan ile ilgili araştırma yaptım. Ayrımcılık yapmıyor, ülkesinde insanını düşünen, insanını yüceltmeye çalışan, insanlara yardımcı olmaya çalışan bir kimliği olduğunu gördüm. Bunun için kendisiyle gurur duyuyorum.” ifadelerini kullandı.
“MALATYALI İNSAN DÖRT DÖRTLÜK İNSANDIR”
Battalgazi Belediye Başkanı ve AKP Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, teşekkür ederek başladığı konuşmasına, “Burada ismini sayamayacağımız kadar çok değerli iş adamlarımız var. İTO başkanımızla çok kısa zamanda tanıştık ama gönül köprüsü kurduğumuz dostlarımızdan bir tanesi. Benimle ilgili kullandığı ifadelere inşallah layık olmaya çalışacağız. Çünkü Malatyalı insan dört dörtlük insandır. İnşallah biz onların zihnindeki Malatyalılara halel getirmeyiz. MİAD başkanımıza ve değerli üyelerine Burhan Bey ve Cengiz beyin de adını anmadan geçemeyeceğiz. Cengiz bey, Yunus bey ile Malatya’ya geldiklerinde böyle bir organizasyon yapalım dediler. Bu organizasyon için kendilerine teşekkür ediyorum. Katılım sağlayarak buraya gelen Malatya’ya gönül vermiş herkese teşekkür ediyorum. Aslında bu teşekkür faslını çok fazla beceremiyorum. Söylerken birilerini unutma durumu oluyor. Malatya’nın medar-ı iftiharı Lokman Hekim Ramazan Özdemir de burada. İstanbul’da da Malatyalıların Lokman Hekim’i olmaya devam ediyor. Bu tür değerlerimizin yitirilmemesi adına da ben bugün buradayım.” diyerek devam etti.
“MALATYA, MEDENİYETİN BAŞLADIĞI YERDİR”
Anadolu’nun kadim şehrinin Malatya olduğunun altını çizen Başkan Selahattin Gürkan, “Bizim Malatya’yı tarihi süreci içerisinde iyi tanımamız lazım. Eğer tarihi iyi bilmezsek günü okuyamayız, geleceğe de emin adımlarla ve güvenli bir şekilde yürüyemeyiz.
Malatya’nın tarihine baktığınız zaman 9 bin tarihi geçmişi var. Urfa’nın girişinde tarihin başladığı sıfır nokta diye yazıyor. Malatya’da bizim sadece kayısı ile yetinmemiz bizi üzer. Kayısı değerlidir. Ama Malatya’nın bundan çok değerli şeyi vardır. Malatya insanlık medeniyetinin başladığı yerdir. İlk devlet, ilk bürokrasi, ilk muhasebe kayıtlarının, ilk gümrükleme işlemlerini ve ilk Taş Devri’nden demirin silah olarak kullanılması, ilk yerleşik hayatın oluşması Malatya’da ilk etapta Cafer Höyük’te akabinde Aslantepe’de zuhur etmiştir. Malatya’nın kadim şehir ve kimliğini bu anlamda iyi değerlendirmemiz lazım. Eğer bugün dünya üzerinde bir medeniyet varsa; o medeniyetin başladığı yer Malatya’dır. Bunun altını çizerek söylemek istiyorum. Bugün Malatya’yı sadece kayısı ile tanıtacak olursak Malatya’ya yazık ederiz. Malatya’ya hainlik etmiş ve Malatya’yı gerçek anlamda tanımamış oluruz. İnsanlık tarihindeki Malatya’nın yeri budur.
Diğer taraftan biz Malatya’yı tarif ederken, Türk İslam tarihi açısından da baktığımızda, biz Malatya’yı şöyle tarif ediyoruz; Anadolu’yu Anayurt yapan Destan Şehir olarak tarif ediyoruz. Anadolu’yu tarihimizde Malazgirt Savaşı ile Romen Diyojen ve Alparslan’nın orduları karşılaşmış. Ve Anadolu kapıları Türklere açılmıştır diye tarih kitapları yazıyor. Oysa Malatya sancağı bunu 400 yıl önce Anadolu fethine başlamış Alperenler Malatya sancağına gelmiş, Abdulvahap Gaziler, Emir Ömerler, Ahmet Duranlar, Ali Babalar Malatya sancağından çıkmışlar. Daha ötesi Battal Gaziler, Hüseyin Gaziler, Hasan Gaziler, Danişment Gaziler… Bu konuda kahramanlık destanları Malatya’da yazılmıştır. Bu anlamda Malatya’nın hakkını alması gerekir. Yani Sezar’ın hakkını Sezar’a vermemiz lazım. Bu noktadan hareket etmediğimiz zaman her şey suni olur. Suyun üzerine yazı yazmak gibi bir şey olur. Onun için geride kalırız.” dedi.
“HALININ ALTINA SÜPÜRÜLEN TOZ, HERKESİ VEREM EDER”
MİAD Başkanı Akdaş’ın konuşmasına da atıfta bulunan Gürkan, “Başkanımız konuşurken burada tırnak içerisinde bir parantez açıyorum. Malatya’nın 80 öncesinde Türkiye’de 3 tane deneme lisesi vardı. Bir tanesi Malatya’daydı. Belki Ramazan Hocamız da o deneme lisesinden mezun olmuş kardeşlerimizden bir tanesidir. Eğitimde Türkiye’de 7. ve 8. sıradaydık. Sanayide de 12. sırdaydık. Bunu sabit olarak belirlememiz lazım. Belirlemediğimiz zaman tozları ve kirleri halının altına süpürürüz. Halının altına süpürülen tozlar yarın herkesi verem eder. Bu yüzden kimsenin suya yazı yazmaya yeltenmemesi lazım.
Özellikle siz iş adamlarımızın Malatya konusunda büyük destek olmanız gerekiyor. Bunun altını çok iyi bir şekilde çizmek gerekiyor. Malatya’nın artık silkelenip kendisine gelmesi lazım. Medeniyetin beşiği olacaksın, kadim şehir olacaksın, insanlık medeniyeti başlayacak. Anadolu’yu Anayurt yapan toprağın, sancağın beyliği ve mirasçısı olacaksın ondan sonra da elin cebinde kenarda lafla işleri yürütmeye kalkacaksın. Böyle bir dünya yoktur. Hepimiz bu sorumluluğu almak zorundayız. Bundan sonra da gerek bürokraside, gerek siyasette, özellikle Malatya ölçeğinde ‘ben yaptım oldu’ diyerek, hayalle, gereksiz şeyleri yapılmayanı yapıldı gibi göstererek hiç kimsenin bir yerlere varamayacağını bundan sonra da göreceksiniz.
Şehir insan olgusunun üzerinde durmak istiyorum. Aynı zamanda Selçukluların da kadim şehri Malatya’dır. Mevlana’nın ilham aldığı yer Malatya’dır. Sadrettin Konevi’nin okuduğu ilham aldığı medrese Şahabe-i Kübra Medresesi’dir. İbni Arabi’nin okuduğu Şahabe-i Kübra Medresesi’dir. Siz böyle kadim bir medeniyetten geleceksiniz, Alaaddin Keykubat Medreselerin müderrisleri olacaksınız, ondan sonra da elimiz boş olacak geride kaldık diyeceğiz.
Bir anekdot olarak şunu da belirtmek isterim. Seçim çalışmaları kapsamında sanayiye gittiğimde bana şunu dediler. Eskiden Kayseri’den, Antep’ten ve Maraş’tan buraya araç tamir etmeye gelirlerdi. Şimdi biz aynı şekilde devam etmeye çalışıyoruz. Biz bunları doğru koymadığımız zaman doğru adımlarla gidemeyiz. Çünkü yanlış ilerlediğinizde iki yakanız bir araya gelmez. Malatya’nın da iki yakasını bir araya getiremiyoruz. Ama bundan sonra Malatya’nın iki yakası bir araya gelecek inşallah. Bundan hiç kimsenin tereddüdü olmasın.” ifadelerini kullandı.
“MARKA ŞEHİR DEĞİL, KİMLİĞİ OLAN ŞEHİR…”
Şehir-insan olgusunun iyi değerlendirilmesini gerektiğini belirten Selahattin Gürkan, “Şehirler insanların sosyo-psikolojisine davranışlarına etki ederler. Ama şehirleri kuranlar da idealist insanlardır. Siz şehri doğru temeller üzerine kurmadığınız zaman o zaman şehriniz arabesk şehir olur. Marka ticari anlamda önemli bir değerdir. Ancak biz marka şehir yerine kimlikli şehir demeyi daha çok tercih ediyoruz. Çünkü marka yeri gelince birine devredilebilir. Birine satılabilir ve artık onun unvanı olabilir. Örneğin LCW dün başkasınındı bugün Malatyalı bir hemşerimizin. Biz bundan onur duyuyoruz. Ama kimlikler kişiye hastır. Yöreye hastır. İle hastır. Ülkeye hastır.
Bu anlamda kimlik kavramını daha çok önemsiyoruz. Şehirleri değerlendirirken şehirlerin hafızasına ve belleğine de önem vermemiz gerekir. Belleği ve hafızası olmayan bir insan düşünün. O insana meczup dersiniz. Eğer şehirlerimizin de belleği ve hafızası yoksa o şehirler de meczup şehirlerdir. Arabesk bir şehir olur ve kadim bir kültürü orada ifade edemezsiniz. Biraz önce MİAD Başkanım “Dezavantajlı grubun Güneydoğu’dan gelmesi” dedi. Bunu şu şekilde ifade edeyim; biraz kendisine gelen Yeşilyurt tarafına geçer, orada kendisine gelen Ankara-İstanbul gibi batı şehirlerine geçer. Burada da kendisine gelen Avrupa şehirlerine geçer. Bu işin doğal seyridir. Bir terakki vardır. Burada yükselen oraya, oradan yükselen oraya.
Malatya’ya gelenlerin ya terörle ilgili veya işsizlikle ilgili, ya da kan davasıyla ilgili problemleri vardır. Temayüz etme ile gelme yok. Bu inceliği çok iyi görmeniz lazım. Temayüz etme ile veya terakki etme ile gelen yoktur. Biz bunu şehir kültürüne entegre etmediğimiz zaman şehrinizi yaşanmaz şehir haline getirirsiniz. Şehrinize yatırım yapılmaz.
Bizim manifestonun 11. maddesinde “Değer üreten şehirler” diye bir ifade yer alıyor. Şehriniz o zaman değer üretmez. O zaman şehir terör üretir, çete üretir, uyuşturucu müptela-satıcısı üretir. Bu veballi bir sorumluluktur. İnsanlar doğarken kendilerine farz olan görevlerle doğuyor. Haram ve helali gözetip görmek şeklinde görevlerimiz vardır.
Diğer taraftan annesine, babasına, çocuklarına, komşularına, eşine akrabalarına karşı görevleri vardır. Bir de yaşadığı topraklara karşı farz olan görevleri vardır. Belki söylemimiz biraz serttir ama buradaki iş adamlarımıza bunu söylemek zorundayım. Daha çok sahiplenmemiz lazım. O homojenliği ve sosyal entegrasyonu başka türlü muhafaza edemezsiniz. Yönetimin bir formal boyutu vardır bir de informal boyutu vardır. İnformal boyutu resmi yazılı yasal metinleridir. Sadece bununla o kurumu idare edemezsiniz. İnformal dediğimiz oranın değerlerini inanışlarını göz önünde bulundurduğumuz şekli vardır. Avukatlıkta objektif ve sübjektif kurallar vardır. Hakimler sadece objektif kurallarla karar verirse o karar kör olur, topal olur, sağır olur. Sübjektif kuralları da kullanırsanız o karar anlamlı olur. Objektif ve sübjektif kuralları paralel olarak götürmeniz lazım. Doktora gittiğinizde neyiniz var deyip ilaç yazılması doğru değil. Önce hastanın hikayesini dinlemeniz gerekir. Dinlediğinizde hastanın yüzde 80 sorununu çözersiniz.
Bizlerde de belediye meclis üyeleri var. Yerel yönetimleri sadece belediye meclis üyeleriyle yönetemeyiz. Şehir meclisi oluşması lazımdır. Sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri, birlikler, eczacılar birliği, mühendisler odaları, barolar birliği gibi temayüz etmiş, insanlardan oluşan bir şehir meclisi oluşması lazım. İnönü Üniversitesi’nde bu konuda çalışmalar yapılıyor. Bugüne kadar havanda su dövdük. Bunları söylemezsek doğru yola gidemeyiz. Herkesten Malatya’ya sahip çıkmalarını bekliyoruz. 50 kişilik meclis olacak. Bu 50 kişilik mecliste üst yönetimde danışma encümeni dediğimiz bir birlik olacak. Bunların da tüzüklerini hazırlattım. İçerisine menfaat, ticaret, siyaset girmeyecek. Bu meclisin içerisine bürokraside atama işi girmeyecek. Şehri o zaman kadimleştirirsiniz. Bu şehrin bir sahibi var. Herkes haddini bilsin dersiniz.
Kayseri’de bir ödül törenindeydim. Şükrü Karatepe de yanımda oturuyordu. “Ben yüzde 22 ile belediye başkanı seçildim” dedi. “3 ay gelen ziyaretleri oldu. 3 ay sonra beni bir yere çağırdılar. Gittim Kayseri’nin temayüz etmiş iş adamları, ak sakallı kanaat önderleri var. Dediler ki geleni gideni ağırladınız. Artık siz bu saatten sonra Kayseri’nin belediye başkanısınız. Kayseri’nin belediye başkanının vasıfları ve kriterleri bu, davranış şekilleri ve Kayseri’ye karşı sorumluluk ve yükümlülüğü bu. O zaman Kayseri’nin belediye başkanının boş-beleş bir insan olmayacağını anladım.” dedi. Herkes elini parmağını vücudunu koyacak. Bizim hesabımız ikbal, istikbal ve menfaat hesabı değil. Bizim hesabımız gelecekteki insanlara neler bırakabiliriz. Nefsimizi tatmin etme hesabı içinde değiliz. Arslantepe’yi Cafer Höyüğü ayağa kaldırırsınız geçmiş 9 bin yılın belediye başkanı olursunuz. Bizim işimiz Mevlana’nın da dediği gibi “Olmayacak işler ola, siz Cenab-ı Allah’a yalvarasınız Cenab-ı Allah o işleri yapa, siz seyredesiniz” diyor.” şeklinde konuştu.
“BATTALGAZİ’DEKİ 4 YILIMIZDA BÜYÜK İŞLER BAŞARDIK”
Battalgazi Belediyesi’ndeki çalışmaları hakkında da bilgi veren Selahattin Gürkan, “Biz Battalgazi Belediyesi’nde Rehabilitasyon Merkezi, Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Merkezi Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın daha yoktur. Bu anlamda ilk merkezi beş yıldızlı otelleriyle hamam salonlarıyla fitnes salonlarıyla biz yaptık. Yaptığımız engelli merkezi Türkiye’de ilk 3’ten bir tanesidir. Gençlik ve Spor Merkezi havuzlarıyla Türkiye’deki ilk 3’teki yaşam ve spor merkezidir. Hizmet binamız, DSİ binamız Türkiye’de 1 numaradır. Yeşil Kuşak, mahallelilik projesi Türkiye projesi oldu. 850 dönümü üniversiteye veren bir belediyeyiz. Okullar, hastaneler, hayır çarşısı, kadın sığınma evleri, müzeler kışlalar, hanlar, hamamlar yaptık. Aday tanıtımıza gelen Yavuz Subaşı bize “Benim kafam bu bütçeyle sizin yaptıklarınıza ermedi. Ben mali müşavirim. Seçimden sonra ben buraya geleceğim ve bunun nasıl yapıldığını görmem lazım. ” dedi. Ziya Paşa’nın terkibi benti; “Varlığın gereği bu akla gerekmez zira bu akıl o kadar sıkleti çekmez. “ Bu akıl o kadar sıkleti çekmez. Seyit Onbaşı’nın dediği gibi o zamanki gibi şimdi o kadar yükü kaldıramam. Battalgazi’de toprağa düşen şühedaların bize yardım ettiğini ben yakinen görmüşüm. Dolayısıyla bunların bütçe ile yapılabilmesi mümkün değil. 4 senede bunu yapabileceğimizi düşünmediler. Biz reklama ağırlık vermedik. Bayraklarımız dalgalanıyor. İlk elektronik belediye sistemine geçen bizim belediyemizdir. EXPO 2016’da 63 ülkenin en büyük fuarda kültür ve sanat ödülünü Battalgazi Belediyesi aldı. Hayır Çarşımız 5 senedir çalışıyor ve belediye bütçesinden oraya para aktarılmamıştır. Vahap Küçük’e de buradan teşekkür ediyorum. Giyim gönderen herkese çok teşekkür ediyorum. Ben değil, biz duygusu içinde olmamamız gerekir. Sosyal sermaye kavramı budur. Malatya’nın sosyal sermayesi Türkiye’de hiçbir yerde olmayacağı kadar güçlüdür.” ifadelerini kullandı.
“TAASSUP, FANATİZM, BAĞNAZLIK VE TUTUCULUK FAYDA GETİRMEZ”
Selahattin Gürkan, “Erdal Bey’den de Yeşil Kuşak Projesi için bir değerlendirme bekliyoruz. Şimdiden sözü alalım. Malatya’nın artık silkelenmesi lazım, ayağa kalkmamız lazım. Necip Fazıl’ın dediği gibi “Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Sana kefendir bize tabut. Sen kıvrıl ben gideyim. Peygamber kılavuz. Yol O’nun. Gerisi hep angarya. Yüz üstü çok süründük. Ayağa kalk Malatya” dememiz lazım.
Şehir insan ve Malatya olgusunu değerlendirirken sakın ola küsmeyesiniz. Ben belediye başkanı oldum. Görmedim geçtim, sakın küsmeyin. Hesap soracaksınız. Ben dalgın olabilirim. Beni uyaracaksınız. Bütün kurum müdürlerine bu uyarıları yapmalısınız. Bunları şehrimizin tekrar istikbale hazırlanması için anlattım. Yunus Başkanım buraya gelirken dedi ki; “Burası siyaset üstü bir program” Zaten ben siyasi angajman içerisinde olan biri değilim. Taassubun, fanatizmin, bağnazlığın, tutuculuğun bir memlekete fayda getiremeyeceğini yakinen bilen biriyim. Biz bir gönüle girebilirsek ne mutlu bize. Fikirlerin farklılığı o ülkenin zenginliğidir. Nazım Hikmet’in dediği gibi “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” Eğer siz orman olmak istiyorsanız değişik ağaçlar olacak. Meyve bahçesi olmak istiyorsanız değişik meyveler olacak. Çiçek bahçesi olmak istiyorsanız değişik çiçekler olacak. Tek çiçekle bahar gelmez. Farklı görüş ve düşünceleri de değerlendirmemiz lazım.” dedi.
“HER TÜRLÜ ENTRİKALARI ÇEVİRECEKLER”
Gürkan, “Fesatlar, fitne olan adamlar bu düzeni bozmak için her türlü entrikaları çevireceklerdir. Ama sizler bulunduğunuz yerde buna müsaade etmeyeceksiniz. Malatya’da şu ana kadar gittiğimiz her yerde size oy vermeyeceğiz diyen kimse çıkmamıştır. Bir milletvekilinin amcası beyanat veriyor. Ancak biz aile arasında sıkıntı olur diye bu beyanatları kullanmıyoruz. Mehmet Akgün kardeşimiz var. Mehmet kardeşimiz “Başkanım ben seni çok seviyorum. Aradan 10 sene geçti. Ben hiçbir şey söylemezsem olmaz. Onun için bir şeyler söylüyorum. Onun için kusura bakmayın.” Kendisi bu kadar nazik ve kibardır. Nezaket kibarlık insanı büyütür, küçültmez. Tevazu her şeyi sineyi çekme olarak algılanmaması lazım. Elbistan’da öğretmen olduğum dönemlerde doktorlardan memurların rapor almaları çok zor bir durumdu. Benim hanım da hemşire. Bazen boş zamanlarımda görev yaptığı yere gidip oturuyordum. Bir adam geldi ve raporu imzalar mısın dedi doktora? Adamın nezaketi, kibarlığı yoktu hanımı için rapor aldığı halde hanımını getirmemişti. Ben de doktora “Neden raporu verdin?” diye sordum. Doktor da “Hocam o da hanımına hava atmıştır. Gitsin havasını atsın” dedi. Bazen de hava atmalara müsaade edeceğiz.
Yaratılışa ilişkin pek çok şey daha görünmüş şehirden. Bu yüzden ayrıca kıymetlidir şehir. Çünkü şehir ağaçtır, kuştur, buluttur, insandır nihayeti. Şehir herkestir çünkü şehir renktir. Çok olanın, az olanın aynı yoldaki doğal o eşsiz ahengidir. Hayatın ta kendisidir. Zerre zerre bütüne gitme özetidir. Bütünlüktür, şehir aynadır. Herkese açık olandır. Herkesi ayırt etmeden, herkese çağrısı olandır. Bu ahenge karışmaya tam olmaya, tekabül etmeye bir nebze olsun yaklaşma ümidiyle şehrin çağrısına davetine hizmetine icap etmenin sorumluluğunu duyuyoruz. Şehrin kaldırımı herkese açıktır. Engelliye herkese açıktır. Bazen adaylar Fahri Kayahan’da oturanlar çarşıya gidiyor diye yadırgıyorlar. Tabii ki çarşıya gidecekler. Şehir, çarşısız olur mu? Şehir pazarsız olur mu? Şehri şehir eden değerler orada hemhal olmalıdır. Herkesin birbiriyle tanıştığı, kaynaştığı bir şehir tasavvur ediyoruz. Şehrimiz kimlikli olacak. Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi ‘Bir olacağız, iri olacağız ve diri olacağız. Bayrağımızın dalgalanması için bu ülkeye borcumuzu ödemek için gerekirse canımız pahasına çalışacağız. Bu bizim sorumluluğumuzdur.” sözleriyle konuşmasını bitirdi.
Hayli sıcak ve samimi bir ortamda geçen, iş, siyaset ve medya dünyasından yaklaşık 400 kişinin katıldığı toplantı, hatıra fotoğrafı çekimiyle sonuçlandı.