AK Parti Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, ‘Uluslararası Birlik Çağrısı 400. Yıl’ ana temalı ‘5. Niyâzî-i Mısrî el-Malati’ adlı sempozyumuna katıldı. Başkan Gürkan, Malatya’nın önemli şahsiyetler yetiştirdiğine dikkat çekerek, “Niyâzî-i Mısrî önemli bir şahsiyettir” dedi.
AK Parti Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Battalgazi Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, malatya valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, İnönü Üniversitesi, Battalgazi belediyesi, Yeşilyurt Belediyesi ve Birlik Vakfı Malatya Şubesi tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Uluslararası Birlik Çağrısı 400. Yıl’ ana temalı ‘5. Niyâzî-i Mısrî el-Malati’ adlı sempozyumuna katılarak, burada bir konuşma yaptı. Gürkan, Malatya’nın önemli şahsiyetler yetiştiren bir il olduğuna dikkat çekerek, “Niyâzî-i Mısrî önemli bir şahsiyettir. Malatya hep önemli şahsiyetleri yetiştirmiştir. Biz Malatya'yı tarif ederken, Anadolu'yu Anayurt yapan medeniyetler merkezi ve destan şehri diye tarif ediyoruz. Bu tarifin içerisinde Malatya'nın ne kadar zengin bir kültürü olduğunun en temel göstergesidir. Medeniyetler merkezi diyoruz ve medeniyetin başladığı yer diyoruz. Malatya'yı çok önemsiyoruz. Ayrıca Türk İslam tarihi açısından değerlendirdiğimiz zaman Malatya, Anadolu'yu anayurt yapan destan şehri diyoruz. Anadolu 1071’de fethedilmiş gibi algılansa da, tarihçiler böyle yazsa da o tarihe eklenti yapmamız lazım. Yani o son noktadır. Oysa 650 yıllarından sonra Hüseyin Gaziler, Hasan Gaziler, Battal Gaziler Anadolu'yu anayurt yapmak için 1071’den 400 yıl önce Sivas'a, Kayseri'ye, Ankara'ya ve Eskişehir'e akınlar düzenlemişlerdir. Onun için Hasan Gazi, Sivas sınırında şehit olmuştur, Hüseyin Gazi Ankara'da, Seyit Battalgazi'de Eskişehir'de şehit olmuştur. Dolayısıyla bu medeniyetler açısından da, Türk İslam tarihi açısından da Malatya tarihi önemlidir. Malatya hakikaten çok önemli şahsiyetleri bünyesinde yetiştirmiştir. Niyâzî-i Mısrî'de Malatya'yı hamiyet perver ve kamil insanların yaşadığı diyar diye tabir etmiştir. Bu mekanda yaşamış olmak aynı zamanda bir vebaldir, aynı zamanda vecahattir. Eğer biz geçmiş tarihimizi gerçek anlamda üzerimizde sorumluluk duygusu olarak algılayıp, anlayıp, ona göre yol haritası çizip, icraatlarımız ona göre yapmadığımız sürece, bu büyük bir vebaldir. Ancak bu vebali sorumluluğu bilip de bunun gereğini yapma konusunda gayret gösterirsek o zaman vecahattir ki, bu şerefe de hepimizin nail olması gerekir” dedi.