İlk emri "oku" olan bir medeniyetin mensupları olarak, öğrenmenin ve dolayısıyla öğretmenlerin bizler için, ayrı bir yeri ve önemi vardır.
Çünkü öğretmen, sadece öğreten, bilgiyi nakleden insan değildir.
Öğretmen, öğrettiğinden ziyade, yetiştiren, eğiten, terbiye eden; öğrencisinin içindeki cevheri sabırla açığa çıkaran ve işleyen kişidir.
Bilmek ve öğrenmek, insanoğlunun doğuştan gelen bir özelliğidir. Öğretmenler, bu vasfı, uygulamaya ve hikmete, yani iyi ile kötüyü ayırt etmeye yönlendirmekle mükelleftirler. Dolayısıyla öğretmen, öğretendir ama bununla birlikte eğiten, terbiye eden, çocuğun içindeki cevheri ortaya çıkartan kişidir; öyle olmalıdır. İnsan yetiştirmek, aynı zamanda bir medeniyet, bir kültür inşa etmektir.
Başöğretmen Atatürk "Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanı kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir" diyerek öğretmenlik mesleğinin önemini en veciz şekilde ifade etmiştir. Öğretmenlerimizi, kendilerine emanet ettiğimiz çocuklarımızı bu anlamda da yetiştiren insanlar olarak görüyor, kendilerinden çok şey bekliyoruz. Bu nedenledir ki geleceğimize ilişkin hedeflerimize ulaşabilmemiz konusunda en büyük görev, öğretmenlerimize düşüyor.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Millet Mekteplerinin açıldığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı günde, kutsal görevlerini aşkla, şevkle ifa eden değerli öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi, şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, görevi başında bulunan tüm öğretmenlerimize de saygılarımı sunuyorum.