“HÜRRİYET VE ADALET”
Bütün değerlerin çöktüğü,yerlebir olduğu bir ortamda, “değer merkezli”
Bir ‘’ ÇIKIŞ YOLUNA ‘’, bir ‘’ YOL HARİTASINA ‘’, ‘’ BİR ORTAK PAYDAYA ‘’ ihtiyaç var…
Bunlar, bu değerler;
‘’ HÜRRİYET VE ADALET ‘’ tir…
‘’ DEĞERLER ‘’ satılamaz... satın alınamaz…!!!
Yerel seçimlere kısa bir süre kala yıllardır Malatya Siyasetinde önemli bir kilometre taşı olan, Malatya’da bir dönem Belediye Başkanlığı ve milletvekilliği yapan Yüksek Mimar A.Münir Erkal ile gündemi ve siyaseti değerlendirdik. Kamuoyunda isimleri konuşulanlar arasında yer alan Erkal, Malatya’da yerel seçimlerde aday olup olmayacağını açıkladı.
Türkiye çapında “yeni bir vizyon‘’ , yeni bir ‘’gelecek planlaması” ve ‘’yeni bir paradigma” ile herkesi kucaklayacak bir yaklaşıma büyük ihtiyaç olduğunu söyleyen A.Münir Erkal , dünyanın yeni bir yöne gittiğini , bu gidişatın iyi okunarak , SİVİL , AKSİYONER bir anlayışla YENİ BİR PARADİGMANIN kurulması gerektiğini söyledi. Bu okumayı doğru yapan, bu ihtiyacı hisseden herkesle, ortak akıl düzleminde, her türlü çaba ve gayreti göstererek yeni bir yol açmaya çalışıyoruz dedi.
Yerel seçimler için vatandaşların artık gerek sivil toplum örgütleri aracılığıyla gerekse bireysel olarak kenti yönetenlerden hesap sorması gerektiğinin altını çizen Erkal, aynı zamanda vatandaşlar kendisi ile yüzleşerek, kendini sorgulayarak “Biz nerede yanlış yapıyoruz kardeşim? Siyasi tercihlerimizden dolayı mı yanlış yapıyoruz. İnsan seçmede mi yanlış yapıyoruz. Malatya’nın yeni hedefi yeni projesi ne? Niçin sorgulamıyoruz? Buradaki etkili ve yetkililer neden gereğini yapmıyor, o zaman hakkımızı neden aramıyoruz. Şehir, kent hepimizin malı olduğuna göre bu hesabı sormak hepimize düşer. Bunu yapmalıyız. Bu hesabı sormalıyız. ‘’ demelidir. Ehliyet ve liyakat temel değerimiz olduğu halde bunu yapmıyorsak, bir yerlerde ciddi bir sıkıntımız var demektir. Ayrıca şurası da çok önemli bir gerçektir. Hesap sormayan hesap veremez…
Eğer, bunları yapmıyorsak, yapamıyorsak, şikâyete hakkımız yoktur. Doğrudan ve haktan saparsanız bir yerde helak çizgisi sizin kaderiniz olur. Halbuki değerlerimizde, iyiyi, doğruyu anlatmak, yanlışa tavır koymak esastır. Bu temel karakterimiz olmalıdır. Sadece karanlığa kızmakla karanlığı aydınlatamazsınız. Bir ışık yakmanız lazım. Malatyalı bu karakteri tekrar hayata geçirmeli, talep ve isteklerini yüksek sesle dillendirmelidir. Bu ortam oluşursa, görülecektir ki her alanda siyasette ve başka alanlarda büyük potansiyele sahip insanlar ortaya çıkacak ve Malatya’mızı çok güzel ve aydınlık bir geleceğe taşıyacaktır.
“Siyaseti yerel de yapmayı düşünmüyorum”
Bu ortamda, yerel siyaseti düşünmüyorum. Türkiye ölçeğinde bir çözüm projesi oluşturmanın, özgürlük, hürriyet ve adalet merkezli bir paradigmanın inşa edilmesinin, ülke ölçeğinde yeni bir içtihadın hayata geçirilmesinin, daha hayati olduğunu görüyorum ve bunun için gayret gösteriyorum ‘’ ifadelerini kullandı.
Yeni bir siyasi parti veya sivil platform ile ilgili bilgiler veren Erkal, “Değer merkezli olacak.Hürriyet ve Adalet olacak” dedi. Gazetemize çarpıcı ve samimi açıklamalar yapan Ahmet Münir Erkal ile yaptığımız röportajı siz değerli okurlarımız için haber yaptık.
Sayın Erkal öncelikle sizi kısaca tanıyabilirmiyiz?
Malatya Gazi ilk okulunun ardından Liseden birincilikle mezun oldum. Üniversite eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde tamamladıktan sonra Yüksek Mimar olarak mezun oldum. Okuldan sonra Malatya’ya geldim. Malatya’da serbest hayat yaklaşık 9 yıl sürdü. Malatya’da epeyce bir projeyi gerçekleştirdik. Daha sonra biliyorsunuz Belediye Başkanlığımız gündeme geldi. Milletvekilliği, komisyon başkanlıkları, yurt dışı görevleri oldu. Tüm görevlerimizde, çalışmalarımızda memleketimize hizmet etmeye, bilgi ve birikimimizi aktarmaya çalıştık. Doğru hedef ve projelerle ve gelecek vizyonu ortaya koyarak,Malatya’nın ve Ülkenin kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirme gayreti içinde olduk. Biliyorsunuz, “hedefsiz bir gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez”. Kısaca böyle özetleyebilirim.
-Yaklaşan yerel seçimler var. Münir Erkal tekrar belediye başkanlığı için aday olacak mı?
Daha önce bir kez daha aday oldum büyükşehir için. Hemşehrilerimizin , Halkın çok ciddi bir talebi olmuştu. Fakat bundan sonra Türkiye’nin genel siyaseti üzerine bir şeyler yapmak istiyorum. Türkiye’de yaptığımız gözlemlerde ülkeyi analiz ederken gördüğümüz şu: Türkiye’nin kurumsal yapısında, siyasi anlayışında ve birçok alanda ciddi çökmeleryaşanıyor. Türkiye’nin yeni bir yapılanmaya,yeni bir siyasete, yeni bir yaklaşıma, yeni bir düşünce sistemine ihtiyacı var. Bundan sonra Türkiye’yi kapsayacak yeni bir projeye ihtiyaç var. Böyle bir projenin hayata geçmesinde bir şeyler yapmak isterim. Bu kelimeleri seçerek kullanıyorum. Bir ülkeyi geleceğe taşımak için küreselleşen dünyada her türlü finans kapitalin, yönetim sistematiğinin iç içe geçtiği karmaşık ilişkilerin yoğunlaştığı bir dünyada Türkiye’nin bu veri tabanı üzerinden, bu kabuller üzerinden yeni baştan planlamasına ihtiyaç var. Yani kısır çekişmelerle kavgalarla olacak bir iş değil. Öyle bir yeni bir paradigma, yeni bir proje, yeni bir sistem, yeni bir içtihat, yeni değerler dizisi ortaya koymalısınız ki Türkiye bu kısır döngüden çıkabilsin. Yani 21’inci yüzyılda yaşıyorsak, bu yüzyılın verilerini çok iyi okumamız lazım. Nedir bunlar dünya, endüstri 4,0 denen bir yere gidiyor. Şirketler start-up denen yeni bir yere gidiyor. Robot teknolojisi ve yapay zekanın dünyada ana gündem olduğu bir yere doğru gidiyor. Yani kavramlar değişiyor. Yaklaşımlar değişiyor. Devletin değişen bu yeni kavramlar üzerinden yeni bir hedef ortaya koyup ülkenin yeni bir yapılanmaya girmesi lazım. Devlet derken ben sadece yönetim mekanizmasını kast etmiyorum. Tüm ülke, özellikle kamunun, insanların, devlet hedeflerinin herkesin yeni baştan yapılandırılmasını gerektiğini ve değer merkezli -ki bu kelimeyi seçerek kullanıyorum- değer merkezli yeni bir paradigmanın, yeni bir modelin, yeni bir değerler dizisininTürkiye’nin önüne konulması gerektiğine inananlardanım. Bunu yapmazsanız çok büyük sıkıntılar çekersiniz.Yani böyle içe dönük, kısır,sadece hamaset kokan, sloganlarla bu ülkeyi yönetemezsiniz. Yönetirseniz hem kendinize hem ülkeye çok büyük zararlar verirsiniz. Kendinize zarar verirsiniz. Yani siz, az önce ana ilkeyi ve prensiplerini ortaya koyduğum paradigma üzerinden model ve sistem üzerinden böyle vizyonu olan bir projeyi ortaya koyamazsanız bir müddet sonra sistem kendi kendini yok eder. Peki bu değerlerin ne olması lazım? Değerden kastım; değer satın alınamayan bir şeydir. Mesela hürriyettir. Adalettir. Değeri satın alamazsınız. Bir adam adaleti hazmettiyse bu adama zulüm yaptıramazsınız. Canını verir gene yapmaz. Değer dediğimiz olay binlerce yılda oluşan kültürümüze geleneklerimize zihinsel kodlarımıza işlemiş ve satın alınamayan kıymetin adıdır. Dolayısıyla yeni paradigma hangi temeller üzerinden kurulacaktır diye sorulabilir? Hemen cevaplıyorum olmazsa olmaz iki temel değeri ısrarla vurguluyorum. Hürriyet ve Adalet. Yani özgürlük ve adalet. Ki bu iki haslet insan onur ve haysiyetini kurtaran iki temel değerdir. Aynı zamanda Kur’an’ın iki temel değeridir. Mümin olduğunu, Kur’an’ı temel referans ve ölçü olarak aldığını söyleyenler bu iki temel değeri görürler. Hürriyet ve adaleti görürler. Hak ve hukuku görürler. Hakkaniyeti görürler. Hak’ka bağlı bir yapılandırmayı görürler. Aynı zamanda bu insanlığında evrensel bir değeridir. Yani insanlığın ilk döneminden bugüne kadar olan verilen tüm mücadelelere baktığınız zaman insanlığın anlaştığı mutabakat sağladığı iki temel değer vardır. Hürriyet ve Adalet’tir. Özgürlük ve Adalet’tir. Bu iki temel kabul üzerinden yeni bir model, yeni bir sistem kurulmak zorundadır. Bu hem inandığımız değerlerin bizlere yüklediği bir görevdir, hem de insanlığın ortak talebidir. Kuran da da bu değerler çok güçlü biçimde vurgulanmıştır. Tevhid ile mutlak otoriteyi Allaha verenler, gerçek anlamda hür, özgür ve adil olurlar. Adalet türevleri ile Kuran da beş yüzün üstünde yerde geçer. Çünkü Kuran hem inananlara hem insanlığa hitap eder. Ve ortak değerlere vurgu yapar. Böylece değer merkezli ve asla eskimeyecek yepyeni bir dünyanın temellerini atar. Bunun farkında olursak, hiçbir insanın reddedemeyeceği yeni bir sistemi, yeni bir paradigmayı, yeni bir çıkış yolunu hayata geçirebiliriz.
Karanlıktan Şikâyet ediyorsak bir ışık yakmalıyız
Yöntemden sistemden şikayetçiyiz. İyi yönetilmediğimizi söylüyoruz. Ama çözüm ne? Sadece şikâyet etmekle, karanlığa kızmakla bu işler çözülmez. Bir ışık yakmanız lazım. Ya da bir enerji taşımanız lazım o karanlık alana ki karanlıkları aydınlatabilesiniz. Ben çözüm yolu olarak Türkiye bir kısır döngüde ise, bir fasit dairede sürekli dönüyorsa ve hep mutsuz ise insanların büyük bir kısmı, yorgunsa, ki ben bu insanların mutsuz ve yorgun olduğunu hep gözlemliyorum. O zaman oturup hepimizin düşünmesi lazım. Siyasetçiler hep Kutuplaşmak ve kamplaşmalara çanak tutuyorlar. Bu siyasette oy almak için kutuplaşma geçerli bir yoldur. İnsanları kutuplaştırırsınız, karşı gurubu düşman olarak tanımlarsınız, sonra da ‘’ bak bunlar gelip seni sıkıntıya sokabilir ‘’diyerek kendi gurubunuzu bir arada tutarsınız. Yanlış yaparsınız ve yanlışlarınızı kutuplaşma ile gerilim ile, görünmez hale getirirsiniz. Bu büyük bir hatadır. Bu insafsız bir siyasi metottur. Bu inandığımız değerlere şiddetle aykırıdır. İnsanların birbirini yok etmeden, birbirine destek olarak yaşaması esastır bizim inancımızda. Yardımlaşarak yaşaması esastır. Meseleye gerek inanç değerlerimizden baktığımızda gerek evrensel değerler açısından baktığımız zaman Türkiye’nin buna büyük ihtiyacı olduğunu görürsünüz. Hem kendi insanımıza bu hesabı vermek, hem de hesap gününe inanıyorsanız, bilmelidir ki o insanlar, bunlar mutlaka sorulacaktır. Yani inandıklarınızı neden sosyal, ticari hayata taşımadınız diye sorarlar. Neden “bu değerleri sadece süs veya slogan olarak kullandınız” diye sorarlar.Bu hesaplaşma bir gün mutlaka yapılacaktır. Bu hesaplaşma bazen dünyada olur. Allah bazen öbür tarafa bırakmaz. Olmazsa mutlaka öbür tarafta olacaktır. Buna yürekten inanıyoruz. Kur’an’da helak ayeti 25-28 ayette geçiyor. Yani yerle bir olmak. Yıkılmak paramparça olmak demek. Toplumun paramparça olması demektir. Maddi manevi yıkılması demektir. Yanlışlarınız artık öyle bir noktaya gelir ki insanlığın o yaratılışındaki temel değerlerle zıtlaşırsanız kendi kendinizi yok edersiniz. Bu deprem, yanardağlar veya sellerle yani birçok şekilde olabilir. Veya toplum öyle bir düşmanlaşır ki birbirini yok eder. O da bir helaktır.
İnsanlığın veri tabanını iyi bilmek ve doğru kullanmak zorundayız.
Onun için geçmişten ibret alarak, bu tecrübelerden yararlanarak insanlığın, İslam’ın önümüze koyduğu veri tabanını, bilgi birikimini iyi okumak zorundayız.
Bunlar;1-insanlığın veri tabanı... 2-islamın veri tabanı... 3- Selçuklu ve Osmanlının veri tabanıdır. İnsanlık, İslam,Selçuklu ve Osmanlının veri tabanlarını bir araya getirip buradan yeni bir modeli, bu zamanın ruhuna uygun olarak inşa etmek zorundadır. Bunun altını çizerek söylüyorum, zamanın ruhuna uygun olması zorunluluğu. Çünkü zamanın ruhuna uygun olarak yapmazsanız karşılık bulamazsanız, hayata geçiremezsiniz.
Siyasette nasıl bir konum almak istiyorsunuz diye sormuştunuz. Bana göre doğru konum, yukardaki kabuller ışığında, her türlü veri tabanını kullanarak, herkesi sistemin içine katarak, ortak akıl, istişare, araştırma, tefekkür, yüzleşme, bilgi düzleminde kalıcı bir model, kalıcı bir proje üretmektir. Yani Yeni bir paradigmayı, yeni bir değerler dizisini, ete kemiğe büründürerek, gerçekçi biçimde, ayağı yere basarak, insanımızın önüne getirmektir. İslam dünyası yıllardır, böyle bir proje oluşturamadı. Bu hedefte küçük bir katkının bile çok anlam taşıdığını düşünüyorum. Güzel bir söz var... ‘’ bir şey değişir, her şey değişir. Sen değişirsen dünya değişir. ‘’ değişime kendimizden başlamamız lazım… yoksa sorunlar artarak devam eder.
Ülkede birçok paradigma çöktü. Mesela, siyaset çözüm üretmiyor. Çözüm üretmediği içinde millet siyasetten soğuyor. Bu iyi bir şey değil. Yani siyasi paradigma çöktü. Yeni bir siyasete, bakış açısına ihtiyaç var. Umut veren, çözüm üreten, herkesin memnun olacağı bir siyasete ihtiyaç var…
Bir zamanlar umut olarak ortaya atılan küreselleşme olgusu şimdi yeni tartışmalara gebe… İnsanlık tüm gelişmelere rağmen, merhametsiz ve vicdansız karakterini düzeltmiyor. Binlerce insan daha iyi yaşamak için, göç ediyor ve ölüyor. Küresel vicdan her gün çürüyor.
Bu bataklıktan çıkıp bizim yeni bir bakış açısıyla gözümüzü eskimeyen değerlere dikerek, merhamete, vicdana, adalete, ahlaka, hürriyete, emanete,ihanet etmemeye, zulüm yapmamaya, ortak aklı kullanmaya, hak yememeye, hakkaniyet merkezli bir sistem inşa etmeye dönerek ki bunlar bizim inancımızın temel değerleri ve insanlığın temel değerleridir, bunlarla bir çözüm üretmemiz lazım. Bunlar unuttuğumuz değerler bunları hatırlamamız lazım. Hayırda yarışmamız lazım… iyilik etmede yarışmamız lazım. Ayet’te, Rabbinin sözü doğruluk ve adaletçe tamamlanmıştır diyor. Doğruluk ve adalet çok temel iki değer. Başka bir ayet rahmet merkezli bakış açısını anlatıyor.
Eğer toplum küçük çıkar hesaplarından çıkıp hayırda yarışmak rahmet ve merhamet merkezli düşünmek, doğruluk ve adalet üzerine sistem inşa etmek gibi bir niyetiniz varsa bu bataklıktan bu her türlü negatif duygunun, hissiyatın olduğu ortamdan çıkıp, pozitif güzel, hayırlı ve iyi olan hedeflere ve değerlere yönelerek bunu beslersek ortaya güzel bir netice çıkacaktır. Güzel bir proje çıkacaktır. Bu bahar ikliminden herkes istifade edecektir. Ben kavga ve çatışmadan ziyade doğruları güzeli anlatarak, bunun üzerine bir proje geliştirme taraftarıyım. Türkiye siyasetine bu dediğim anlayışın hâkim olması gerekiyor. Bunlar yaradılıştan içimize konulmuş değerlerdir. Fıtratımızda var bunlar. Bu değerleri uyandırıp hayata geçirmemiz gerekiyor. Bu değerler sadece siyasi alanda değil hayatın her alanında hayata geçirilmelidir.
Vicdanlar çürüyor, karakterler çürüyor
İnsanların birbirine güveni kalmadı. Bu nasıl bir iştir? Bizim temel değerlerimiz ile çatışan bir karakteri biz nasıl oluşturduk. Ve neden bunu düzeltemiyoruz. Söylediğim değerleri hayata geçiremezsek hızla uçuruma yuvarlanırız. Vicdanlar çürüyor, karakterler çürüyor. Çürüme ve yozlaşma temel iki karakter. Çürüme yapının bozulması, yozlaşma ise o değerleri kaybetme anlamındadır. Bu iki temel kavram çok önemlidir. Dediğim gibi sadece siyaset değil her alanda yeni bir sistemin ve modelin Türkiye gündemine getirilmesi ve dünyada bir örnek olması gerekiyor. Kavga üzerine insanları öldürmek üzerine değil merhamet, vicdan ve iyilik yapma üzerine kurulması gerekiyor. Ortadoğu’da binlerce insan Avrupa ülkelerine iltica etmek için ölümü göze alıp gidiyorlar. Bu insanlığın yüz karası, Müslümanların ise utancı olmalıdır. Çünkü bu merhamet ve hayat kavramları Kuranda en üst seviyede ifade edilmiştir. Bir insanı haksız yere öldürmek insanlığı öldürmektir diyor. İnsana bundan daha iyi bir tarif yapılabilir mi değer verilebilir mi?
Herkes mesuldür ve gücü nispetinde bir şeyler yapmak zorundadır.
Herkes ülkesinin ve şehrinin iyi bir noktaya gitmesi için gayret göstermelidir. Siyaseti ve diğer alanları birkaç kişinin tekeline bırakmak aptallıktır. Herkes elini taşın altına koymalı ve bu ülkeye aidiyet duyarak, daha iyiye ve güzele gitmek için çaba göstermelidir. Hesap vermeye inanıyorsak, gücümüzün yettiği ölçüde mesul olacağımızı bilmemiz lazım. O zaman bu ülkede yaşamayı hak ederiz. Siyasetin çözüm üretme sanatı olduğunu bilmemiz lazım. Bunun için, ehliyete, bilgiye, birikime, potansiyele, vizyona sahip olunmasını da bilmemiz lazım. Bu yüzden tercihlerimiz çok önemlidir. Meseleler, problemler laf kalabalığı ile değil, büyük potansiyellerle çözülür. Tercihlerimizi böyle kullanmıyorsak, ehliyet ve liyakata göre değil, hatır ve çıkara göre karar veriyorsak, tarihten çekilme dönemimiz geldi demektir...
Şehir planları en az 25 yıllık bir vizyonla ortaya konulmalıdır.
Bizim dönemimizde, 25 yıllık bir hedef rapor ortaya koymuştuk. Yüzlerce proje hazırlandı. Malatyalılara nereye, hangi noktaya gideceğimiz anlattık. Bu projelerin birçoğu yapıldı hayata geçti. Bazıları da halen yapılıyor. Mesela kuzey çevre yolu yeni yeni yapılmaya başlanıyor. Biz 1991 yılında tescil etmiştik. Malatyalı hakkını aramalıdır. Sorumlulara bunun hesabını sormalıdır. “Neden yapılmıyor bunlar”? denilmelidir. Şehrin her alandaki gelişmesini takip etmelidir. Hakkını aramak çok önemli bir değerdir. Önce hakkın ne olduğunu bileceksiniz. Daha sonra bu hakkı arayacaksınız. Hakkı talep edeceksiniz. Hz. Ali’nin çok güzel bir sözü var. “Haklarınızı biliniz ve sahip çıkınız. Haklarınızı bilip sahip çıkmazsanız sadece haklarınızı kaybetmekle kalmaz, önce haklarınızı sonrada şerefinizi kaybedersiniz” diye buyurmuştur.
Kendimizle yüzleşmeliyiz…
Yerel seçimler için vatandaşların artık gerek sivil toplum örgütleri aracılığıyla gerekse bireysel olarak kenti yönetenlerden hesap sorması gerektiğinin altını çizen Erkal, aynı zamanda vatandaşlar kendisi ile yüzleşerek, kendini sorgulayarak “Biz nerede yanlış yapıyoruz kardeşim? Siyasi tercihlerimizden dolayı mı yanlış yapıyoruz. İnsan seçmede mi yanlış yapıyoruz. Malatya’nın yeni hedefi yeni projesi ne? Bunu söylemeyenleri, ortaya koymayanları niçin sorgulamıyoruz? Buradaki etkili ve yetkililer neden gereğini yapmıyor, o zaman hakkımızı neden aramıyoruz. Şehir, kent hepimizin malı olduğuna göre bu hesabı sormak hepimize düşer. Bunu yapmalıyız. Bu hesabı sormalıyız. ‘’ demelidir. Ehliyet ve liyakat temel değerimiz olduğu halde bunu yapmıyorsak, bir yerlerde ciddi bir sıkıntımız var demektir. Ayrıca şurası da çok önemli bir gerçektir. Hesap sormayan hesap veremez…
Eğer, bunları yapmıyorsak,yapamıyorsak,şikâyete hakkımız yoktur. Doğrudan ve haktan saparsanız bir yerde helak çizgisi sizin kaderiniz olur. Halbuki değerlerimizde,iyiyi, doğruyu anlatmak, yanlışa tavır koymak esas olarak vardır. Bu temel karakterimizdir. Sadece karanlığa kızmakla karanlığı aydınlatamazsınız. Bir ışık yakmanız lazım. Malatyalı bu karakteri tekrar hayata geçirmeli, talep ve isteklerini yüksek sesle dillendirmelidir. Bu ortam oluşursa,göreceksiniz, her alanda siyasette de başka alanlarda da büyük potansiyele sahip insanlar ortaya çıkacak ve Malatya’mızı çok güzel ve aydınlık bir geleceğe taşıyacaktır.
Bu ortamda, yerel siyaseti düşünmüyorum. Türkiye ölçeğinde bir çözüm projesi oluşturmanın,özgürlük,hürriyet, adalet merkezli bir paradigmanın inşa edilmesinin, ülke ölçeğinde yeni bir içtihadın hayata geçirilmesinin, daha hayati olduğu görüyorum ve bunun için gayret gösteriyorum ‘’ ifadelerini kullandı...
Yeni Bir Parti Kurma Çalışmalarınız Ve Sizinde Genel Başkan Olacağınız Konuşuluyor. Bu Konuda Neler Söyleyeceksiniz?
Siyaset yeni parti kurarak yapılmaz. Ülke partiler mezarlığına döndü. Siyaset insanlara söyleyeceğiniz söz olursa yapılır ve karşılık bulur. Projenizin, sisteminizin, modelinizin olması lazım. Yoksa tabela partisi olursunuz, kısa zamanda da yok olursunuz. Yukardaki ifadelerimde değerlerin ve paradigmaların çöktüğünü söyledim.
Türkiye’nin bu açıdan bir yenilenmeye ihtiyacı var. Bu ihtiyacıda yukarıda belirttim. Türkiye’nin yeni bir vizyon ortaya koyması lazım. Özellikle siyaset birinci alanda olmak üzere diğer bütün alanlarda yeni bir vizyona ihtiyaç olduğunu vurguluyorum. Türkiye’nin böyle bir yapılanmaya gitmesinin çok zaruri olduğunu ve ihtiyaç ötesinde olduğunu vurguluyorum.
Yeni paradigmanın ilkeleri ne olmalıdır?
Değer merkezli olmalı. Bu değerler öncelikli olarak Hürriyet ve Adalet olmalı.
Bu yeni paradigma sivil zihniyet tarafından kurulmalı.
Sivil kimdir. ?. Sivil her türlü otoritenin baskısından bağımsız düşünebilen insandır.
Bu yeni paradigma aksiyoner olmalıdır. Reaksiyoner olmamalıdır.
Bakın madde madde söyledim. Hürriyet ve adalet merkezli yeni paradigma bu temelde inşa edilmelidir. Sivil olmalıdır. Sivil insanlar tarafından bu proje hayata geçirilmelidir. Onlar yapmalıdır bu projeyi. Üçüncü olarak da aksiyoner olmalıdır...
Küresel yapı nereye gidiyor?
21. Yüzyılın ilk çeyreğinde önemli gelişmeler yaşanıyor. Endüstri devrimi 4.0 konuşuluyor. Yapay zekâ en önemli araştırma konusu haline geliyor. Robotik teknoloji, startup şirketler,internet ile nesnelerin haberleşmesi üzerinde çalışmalar yapılıyor. Avrupa birliği bu gelişmelerin ekonomiye ne kadar katma değer getireceğini hesaplıyor. Amerika uzay ordusu kuracağım diyor. Almanya yepyeni bir finans kapital ve politik anlayışı ile sessizce büyüyor. Trump ABD ticaret savaşları üzerinden aslında ABD derin devletinin 21.yy. projesini yavaş yavaş hayata geçiriyor. İngiltere yeni bir yapılanmaya gidiyor. Bu yapı, dünyanın gittiği bu çizgi çok iyi okunmalı ve gelecek planlaması doğru yapılmalıdır.
Yerel yöneticilerimizin veya Belediye başkanlarımızın Malatya’da yapmış olduğu çalışmaları yeterli buluyormusunuz?
Bu değerlendirmeyi,öncelikle Malatyalıların yapması lazım. Kendimizle yüzleşmemiz lazım başlığında bunu nasıl olması gerektiğini ifade ettim… daha önce yapılanlarla, mevcudu kıyaslayarak çok şey ortaya koyup, sağlam bir kanaata varabilirsiniz.
Malatya kimliği doğru tanımlanmalı, hedef ona göre planlanmalıdır.
Kentinizi doğru yönetemezseniz, ülkeyi yönetemezsiniz…
Belediye Başkanlarınıngörevden alınmasına ne diyorsunuz?
Yönetme gücü, adaletle yapılırsa bir anlam kazanır. Kim olursa olsun,yargılanmadan, adaletle muamele edilmeden uygulama yapılırsa haksız bir iklim oluşur… bu tavır, ortam ilerde sistemi çökertecek bir seviyeye gelir. Bundan herkes rahatsız olur… Sistem keyfi ve kuralsız yönetilemez. Hükmetme gücü adaleti tesis etmek için kullanılmalıdır.
Malatyalı hemşerilerimize vermek istediğiniz mesajınız var mı?
Malatya, değerlerine bağlı bir şehir. Bu değerlerimizi geliştirerek, örnek alınacak bir kent olmamızı diliyorum… Doğru yatırımlarla, daha zengin, daha potansiyelli bir çizgiye ulaşmamızı diliyorum. Aramızdaki bağların daha güçlenmesini, dayanışmamızın artmasını temenni ediyorum. Her zaman, doğruluk, adalet, merhamet, vicdan kılavuzumuz olsun, bize huzur ve mutluluk getirsin diye niyaz ediyorum.
Haber& Foto: Erdal ÖZTÜRK